Kamuda Karar Kalitesi Yaşam Kalitesini Etkiliyor
OECD'nin Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirilmesi 2018 Raporu'nun sonuçları TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı iş birliğinde açıklandı.
OECD'nin Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirilmesi 2018 Raporu'nun sonuçları TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı iş birliğinde açıklandı.
Bu haber yerel basında Cumhuriyet Gazetesi, Dünya Gazetesi, Fortune Türkiye gibi basılı yayın organlarında yer almıştır.
Dünyadaki ve Türkiye’de kamu düzenlemelerindeki gelişmelerin veri temelli ve karşılaştırmalı olarak ele alındığı raporda, kamuda karar alma süreçlerindeki başarıyı belirleyen üç temel kriter olan paydaş katılımı, karar öncesi etki analizi ve uygulama sonrası değerlendirme analizinde Türkiye’nin 2015 yılındaki sıralamanın gerisine düştüğü, kamu düzenlemelerinin kalitesinde gelişim ve iyileştirme ihtiyacının arttığı ortaya çıkıyor.
Özel sektör, kamu ve sivil toplum yöneticilerine yönelik olarak düzenlenen konferans TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi iş birliğinde gerçekleşti. Açılış konuşmalarını TÜSİAD Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası ve Argüden Yönetişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı’nın yaptığı toplantıda, kamu düzenlemelerindeki iyi yönetişim kültürü Türkiye ve diğer ülkeler nezdinde çok boyutlu ve karşılaştırmalı olarak ele alındı.
Konferansta OECD Düzenleyici Politikalar Bölüm Başkanı ve Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu Üyesi Nick Malyshev konuşmacı olarak yer aldı. Moderatörlüğünü Argüden Yönetişim Akademisi Akademik Kurul Üyesi Dr. Erkin Erimez’in yaptığı panelde ise Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar serinin 2015’te yayınlanan bir önceki raporundan bu yana gerçekleşen gelişmeleri değerlendirdi.
Toplantının açılış konuşmasında Argüden Yönetişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “İyi yönetişim, yaşam kalitesini ve vatandaş mutluluğunu artırır. Kamu karar süreçlerinde iyi yönetişimin uygulanması kararlarda öğrenmeyi, benimsenmeyi ve etkililiği de artırır. Bu nedenle, kamuda katılımcı karar süreçlerinin işletilmesi, bunun yanı sıra karar öncesi ve uygulama sonrası gerekli etki analizlerinin yapılması yaşam kalitesine ve vatandaş mutluluğuna katkı yapacaktır.” dedi.
Panel moderatörü Argüden Yönetişim Akademisi Akademik Kurul Üyesi Dr. Erkin Erimez ise kamu karar süreçlerinde Türkiye’nin paydaş katılımı, düzenleme öncesi etki analizi ve düzenleme sonrası etki analizi konuları bazındaki durumu hakkında bilgi verdi.
Rapora göre, 2015 yılı ile 2018 yılı verileri karşılaştırıldığında, Türkiye birincil yasalarda üç başlıkta da alt sıralara gerilemiş durumda. Paydaş katılım sürecinde 2015 yılında 34 ülke arasında 16’ncı sırada bulunan Türkiye 2018 yılında 38 ülke arasında 32’nci sıraya yerleşti. Aynı şekilde Türkiye düzenleme öncesi etki analizinde 2015 yılında 29’uncu sıradayken 2018’de 33’üncü sıraya, uygulama sonrası değerlendirmede ise 2015 yılında 33’üncüyken, 2018’de 35’inci sıraya geriledi. Raporda 2015 yılında toplam ülke sayısı 34 iken, 2018’de 38 ülke rapora dahil edildi.
OECD soruyor, kamu otoriteleri yanıtlıyor
OECD raporu, üye ve aday ülkelerin kamu karar süreçleri yönetişimine yönelik gelişmeleri izlemek amacıyla düzenli aralıklarla hazırlanıyor. Raporun veri toplama çalışmaları OECD’nin ilgili ülkelerin kamu otoritelerine gönderdiği anketler ve soru setleri gerçekleştiriliyor. Üç yılda bir hazırlanan değerlendirme raporu kamu otoritelerinin OECD’nin sorularına verdikleri yanıtlar temel alınarak yazılıyor. Raporda; dünyada ve Türkiye’de kamu düzenlemelerinin kalitesi paydaş katılımı, düzenleme öncesi etki analizi ve uygulama sonrası değerlendirme başlıklarıyla üç temel alanda değerlendiriliyor. Her bir alandaki puanlama ise Metodoloji, Sistematik Uygulama, Şeffaflık, Denetim ve Kalite Kontrol alt detayları ile yapılıyor.
“Rapor sonuçları, Türkiye’nin kamu karar kalitesinde alacak yolu olduğunu gösteriyor’’
OECD Düzenleyici Politikalar Bölüm Başkanı ve Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu Üyesi Nick Malyshev, raporun kamu karar süreçlerinin önemli araçları olan paydaş katılımı, düzenleme öncesi etki analizi ve düzenleme sonrası etki analizi konularında ülkelerin uygulamalarının ne ölçüde etkili olduğunu karşılaştırmalı olarak ortaya koyduğunu ifade etti. Düzenlemelerin kaliteli olmasının ancak düzenleme hazırlama süreçlerinde iyi yönetişim yaklaşımlarının kullanılması ile mümkün olacağını vurgulayan Malyshev, ‘’Aynı zamanda uygulamaların adil ve şeffaf olması gerekiyor. Son değerlendirme raporu, Türkiye için her üç alanda da gelişim alanı olduğuna işaret ediyor.” dedi. Malyshev konuşmasında düzenlemeler konusunda yeni trendlerden de bahsederek şunları söyledi: “Özellikle küreselleşme ve dijitalleşmenin etkisi ile düzenleme süreçlerinde uluslararası iş birlikleri önem kazanıyor. Artık ülkeler diğer ülke uygulamalarını ve uluslararası standartları dikkate alarak düzenlemelerini yapıyor. Düzenlemelere uyumu artırmak için davranış bilimlerinden yararlanma konusu da yaygınlaşıyor. Türkiye’nin bu yeni trendleri de kapsayacak şekilde kamu karar süreçlerinde iyileşmeye gitmeye ihtiyacı var.”
“Kamuda kaynak ve güven israfını engellemenin yolu iyi yönetişimden geçiyor’’
Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, Vakıf olarak yürüttükleri tüm çalışmalarda ‘öğrenmeyi tetikleyecek yaklaşımları’ önceliklendirdiklerini belirterek, OECD Kamuda Karar Alma Süreçleri Raporu’nun 2015’in ardından 2018 sonuçlarını Türk kamuoyunun bilgisine kazandırmayı bir sorumluluk olarak gördüklerini ifade etti. OECD’nin 2012 yılında kamuda karar kalitesinin artırılması için bazı kriterler belirlediğini hatırlatan Dr. Yılmaz Argüden, "Düzenlemeler yapılırken katılımcı demokrasinin işletilip işletilmediği ön şartlardan biri. Bunun yanı sıra kararlar alınmadan önce verilere dayalı olarak bütüncül bir bakış açısıyla etki analizinin yapılmış olması da gerekiyor. Çünkü bazen bir noktanın iyileştirilmesi için yapılan bir düzenleme, başka alanlarda olumsuzlukların çıkmasına sebep olabiliyor. Örneğin ekonomik bir düzenleme yapıyorsunuz ama maliyeti yüksek, negatif sosyal sonuçlar doğurabiliyor. Burada bütüncül bakış önemli. Son olarak da uygulama sonrasında da tekrardan değerlendirme yapılıp öğrenme ve gelişme imkanlarının ortaya çıkarılması önemli. İşte OECD raporu ülkeleri bu kriterler üzerinden karşılaştırıyor.’’ dedi. Güçlü bir düzenleme yönetişimi yaklaşımının, ülkelere ve kamu kurumlarına yüksek kredi notu ve düşük finansman maliyeti sağladığına dikkat çeken Dr. Argüden, "Aksi durumda kamu, her türlü kaynak israfıyla en önemlisi de güven israfı ile karşı karşıya kalıyor. Rapor bize kamuda kaynak ve güven israfını engellemenin en önemli yolunun karar süreçlerinde iyi yönetişim ilkelerini uygulamaktan geçtiğini gösteriyor.’’ dedi.