Kurumsal Yönetişim Modeli
Ölçülmeyen performans iyileştirilemez. Kurumsal yapıların en önemli organı olan yönetim kurullarının performansı, kurumsal başarının ve sürdürülebilirliğin temelidir.
Ölçülmeyen performans iyileştirilemez. Kurumsal yapıların en önemli organı olan yönetim kurullarının performansı, kurumsal başarının ve sürdürülebilirliğin temelidir.
Global Corporate Governance Forum (GCGF), Dünya Bankası ve OECD tarafından dünyada kurumsal yönetişimin kalitesini geliştirmek üzere en iyi uygulamaların paylaşılmasını sağlamak, bu konuda bilimsel araştırmaları desteklemek ve düzenleyici kurulların kapasite geliştirilmesine destek olmak üzere 10 sene önce kuruldu. Bu gün Danışma Kurulu'nda yer aldığım GCGF tarafından dünyanın kullanımına sunulmak üzere kurumsal yönetişimin kalitesini geliştirmek üzere geliştirdiğimiz ARGE Kurumsal Yönetişim Modeli® hakkında bir çalışma yayınlandı.
Ölçülmeyen performans iyileştirilemez. Kurumsal yapıların en önemli organı olan yönetim kurullarının performansı, kurumsal başarının ve sürdürülebilirliğin temelidir. Yönetim kurullarının performansını ölçebilmek ve geliştirebilmek, aslında kurumların geleceğe hazırlanmasını sağlamak için önemli bir araçtır. Bu nedenle, her geçen gün dünyada daha da önem kazanmakta olan kurumsal yönetişimin seviyesini ölçebilmek için çeşitli araçlar geliştiriliyor.
Ancak, bu ölçüm araçlarını incelediğimizde bazı temel eksikliklerin olduğu gözleniyor. Öncelikle, yönetişim kalitesini ölçmeye çalışanlar genellikle işleyiş, sonuçlar ve gelişimden çok, kolay gözlemlenebilen özelliklere odaklanan bir yaklaşım sergiliyorlar. Bu yaklaşım kaybedilen anahtarın, nerede kaybedildiği göz ardı edilerek sokak lambası altında aramaya benziyor.
Örneğin, Yönetim Kurulu Başkanı ile CEO’nun ayrı kişilerden olması, Yönetim Kurullarındaki bağımsız üye sayısı veya kadın üye oranı gibi kriterler ölçülüyor. Elbette ki bu kriterler önemli. Yönetim Kurulu Başkanı ile CEO’nun farklı kişilerden oluşması yönetim kurullarında sorgulama kalitesini artırabilir. Kadın üyeler kurula farklı perspektifler getirebilir. Ancak, temel konu yönetim kararlarının sorgulanma kalitesi ve Yönetim Kurulunda farklı perspektiflerin değerlendirilip, değerlendirilmediğidir.
Yönetim Kurulu Başkanı ile CEO’nun farklı olması veya yönetim kurullarında kadın üyelere de yer verilmesi (i) her zaman arzu edilen davranış biçimlerini yaratmayabilir veya (ii) bu özelliklere sahip olmayan Yönetim Kurullarından bazıları bu özelliklere sahip bir yönetim kurulundan daha etkili çalışıyor olabilir. Bu nedenle, sadece yönetim kurullarının gözlemlenen özelliklerini değil, aynı zamanda arzulanan davranış biçimlerinin sergilenip, sergilenmediğini de sorgulamak gerekir.
İkinci önemli konu, girdilerin kalitesi ve kapsamı ile ilgilidir. Yönetim Kurullarına sunulan bilgilerin güncelliği, alternatifleri ve potansiyel etkilerini kapsaması değerlendirme kalitesini doğrudan etkiler. Bu nedenle, yönetişim kalitesini belirleyebilmek için bilgi kalitesini de sorgulamak gerekir.
Üçüncü konu Yönetim Kurullarının sadece girdilerden değil, aynı zamanda performanstan da sorumlu olduklarının göz ardı ediliyor olmasıdır. Kurumsal yönetişim etkinliğini değerlendiren birçok araç şirketin ciro, karlılık, yenilikçilik, tedarikçi-çalışan-müşteri tatmini gibi konulardaki performansı ile bağ kurmuyor. İş sonuçlarında elbette ki iniş çıkışlar olabilir. Ancak, uzun vadede iş sonuçları olumlu ve sürdürülebilir olmayan bir şirketin yönetim kurulunun iyi çalıştığı söylenebilir mi?! Bu nedenle, kurumsal yönetişimin etkinliğini ölçmek için oluşturulan metodolojiler girdilerin aynı zamanda iş sonuçları ile bağlantılarını da incelemek durumunda olmalıdır.
Dördüncü önemli konu değerlendirmelerin sadece iş sonuçlarını değil, aynı zamanda bu sonuçların elde edilmesinde ne gibi süreçlerin kullanıldığına da dikkat etmesi gereğidir. Bazen sonuçlar tesadüfi olabileceği gibi, bazen de sadece sonuçlara odaklanıldığında uzun vadede risk oluşturabilecek süreç sapmalarına göz yumulmuş olabilir.
Beşinci olarak sorgulanması gereken, Yönetim Kurullarının nasıl bir kültür ve iklim ortamında çalıştığıdır. “Yönetim Kurulu kendi üyelerinin davranışlarını sorgulayabiliyor mu?” veya “Herhangi bir konunun irdelenmesinden veya farklı görüşleri ortaya koymaktan çekiniliyor mu?” gibi soruları cevaplandırmadan o Yönetim Kurulunun kararlarına güven duyulabilir mi?
Altıncı konu Yönetim kurulu Etkinliğinin bir zaman kesitinde değil, dönemsel olarak değerlendirilmesi gereğidir. Yönetim Kurullarının ne kadar etkin çalıştığı yöneticilerin nasıl motive edildiği, paydaşların nasıl etkilendikleri gibi konuları içermesi nedeniyle herhangi bir anlık değil, süreçlere ilişkin değerlendirmeler gerektirir. Bu nedenle, Yönetim Kurullarının değerlendirilmesi en azından birkaç senelik dönemi kapsamalıdır.
Son olarak, kurumsal yönetişim kalitesini ölçmedeki temel amacın aslında bir not vermek değil, öğrenmeyi ve gelişmeyi tetiklemek olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, bir kurumun kurumsal yönetişim açısından nerede olduğu kadar, hangi hızla geliştiği de önemlidir. Yönetim kurullarının kendi gelişimi ve kurumlarının gelişimi için neler yaptığını ölçmeyen bir metodoloji bu açıdan da eksik kalır.
Kurumsal yönetişim kalitesini ölçmede kullanılacak cetvel de önem taşır. Kurumsal yönetişim ilkelerinin kurum kültürünün DNA’sına yerleşebilmesi için yönetim kurulu süreçlerinin tanımlı olması, bu tanımların kurumun tüm faaliyetlerini kapsaması, uygulamaların kurum içinde yaygınlık kazanması, sürekli geliştirilmesi ve sürdürülebilirliği sağlayacak yatırımların ve yaklaşımların sergilenmesi gerekir. Bu nedenle ölçüm cetveli de Yönetim Kurullarının etkinliğini bu çerçevede değerlendirmelidir.
Bu bakış açısıyla geliştirdiğimiz ARGE Kurumsal Yönetişim Modeli®, Yönetim Kurullarına kurumsal yönetişim ilkeleri temelinde çalışma ve karar almadaki kritik alanları işaret ederek yol gösterici olmayı hedeflemektedir. Model, Yönetim Kurullarının yönetişim ilkeleri temelinde doğru insanı seçme, doğru takım oluşturma ve süreçlerin yönetimine ilişkin sağlıklı yaklaşımlar geliştirilmesinin ve uygulamaya alınmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Bununla birlikte girdi unsuru olan insan ve takımın belirlenmesi ve geliştirilmesi ve süreçlerin tanımlanması ve uygulanmasının iş sonuçlarını ve kurumun değerini artırma yönünde nasıl bir gelişim sağladığı da değerlendirilmektedir.
Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarında sektörden ve büyüklükten bağımsız olarak Yönetim Kurullarının etkililiği, kurumların başarısını ve sürekliliğini sağlamada kritik öneme sahiptir. GCGF’un İngilizce olarak yayınladığı çalışmayla Model’in kullanımının kurumlara yönetim kalitesini artırma yönünde katkı sağlayacağını, Model kullanımının yayılımının da kurumlar arası rekabet oluşturarak gelişime ivme kazandıracağını umuyoruz.