İstişare: Paydaşların Kararlara Katılımı
Paydaşların karar süreçlerine katkı sağlayabilmeleri için kapsayıcı istişare süreçlerine işlerlik kazandırmak hem vatandaş-devlet ilişkilerinde, hem de şirket-paydaş ilişkilerinde güven oluşturmanın önemli bir adımıdır.
İyi yönetişim bir kültürdür, bir iklimdir ve bir davranışlar bütünüdür.
Katılımcı demokrasi, kamu, sivil toplum ve özel sektör kuruluşları ile beraber yeni bir şekle bürünüyor. Sivil toplum örgütleri, toplumsal kararların alınmasında seçilmişlerle birlikte rol alıyor. Bu değişimi kavramadan ve benimsemeden, ister kamu, isterse şirket yönetiminde başarılı olmak her geçen gün güçleşecek. Sivil toplum örgütlerinin, uyulması gereken standartların ortaya konulmasında, kararlara dayanak olacak bilgilerin toplanıp yayılmasında, çözümler üretilmesinde ve en önemlisi katılımcı demokrasinin hayata geçirilmesinde, hem zorlayıcı hem de yardımcı olmalarında yatıyor. Sivil toplum örgütlerinin rolünün seçilmişlerin ve/veya kamu kuruluşlarının yerini almak değil, katılımcı bir anlayışla onları desteklemek ve iyileştirmek için sorgulamak olduğu unutulmamalı.
Gerek küresel konularda toplumların söz sahibi olmasının, gerekse kamu kaynaklarını doğru ve verimli bir şekilde kullanmanın aracı günümüzde devletlerdir. Bu nedenle, kamu yönetimi insanların özlemlerini gerçekleştirebilmelerinin ve bir ülkenin gelişiminin en temel aracıdır. Siyaset, kamu kaynaklarının kullanımında karar verici konumda olma hak ve sorumluğunu üstlenmek üzere yapılır. Neyin "doğru" olduğu konusunda toplumun farklı kesimlerinin farklı öncelikleri olsa da, kamu kaynaklarının doğru kullanımının önündeki temel engel bu önceliklerin farklı olmasından ziyade, kamu sektöründe yönetim biliminin yeterince değerlendirilmemesidir. Bu nedenle, siyasetçilerin sadece öncelikler üzerine değil, aynı zamanda süreçleri de içeren iyi yönetişim konusuna eğilmeleri ülkelerin gelişimi açısından kritik önem taşıyor.